Çiftler için bebek sahibi olmaya karar vermek önemlidir. Ve gebeliğin başlangıcından itibaren karı-kocanın yeni rolü anne-baba olmaktır. Bebekli yaşama hazırlanırken kaygı ve endişe yaşanabilir. Bu durum yaşamın işlevselliğini, eşler arasındaki ve yakın çevre ile olan ilişkileri bozulmuyorsa normaldir. Ancak ilk 2 haftadan sonra duygusal inişler ve çıkışlar devam etmeye ya da fazlalaşmaya başlıyorsa, anne de yoğun ağlama krizleri, mutsuzluk, aşırı kırılganlık ve alınganlık, sürekli bebeğe ve kendisine kötü bir şey olacakmış hissi, özellikle akşam olduğunda evde kalmak istememe, nefes almada güçlük, tahammülsüzlük, bebekle bağ kuramama gibi belirtiler görülüyorsa bunlar doğum sonrası depresyonun belirtileridir.
Erken yaşta anne olmak depresyona yol açabilir
Doğum yapan kadınların yüzde15’inde doğum sonrası depresyon görülür. Erken yaşta anne olan kadınlarda depresyon oranı yüzde 30-35 civarındadır. Daha önce depresyon ya da psikiyatrik rahatsızlığı olan annelerde görülme oranı yüzde 25’tir. Daha önceki doğum sonrası depresyon yaşayan annelerde depresyon görülme oranı ise oldukça yüksektir.
Biyolojik ve psikolojik yatkınlık önemli
Doğum sonrası depresyonun nedenleri arasında kişinin depresyona biyolojik ve psikolojik olarak yatkınlığı önemlidir. Özellikle gebelik boyunca ve gebelik sonrasında artış gösteren östrojen ve progesteron yani kadınlık hormonlarının, doğumdan sonra birden düşmesi depresyona yol açabilir. Hormonal nedenler arasında sayılan böbrek üstü bezlerinin salgıladığı steroidlerin, doğumdan sonra hızla düşmesi de depresyonu tetikleyebilir.
Bu biyolojik nedenlerin yanında psikolojik ve sosyal faktörlerde çok etkilidir. Doğum anne adayı için başlı başına bir stres kaynağıdır. Özellikle doğum korkusu olan anne adaylarında doğum sonrası depresyonun görülme oranı daha yüksektir. Bununla birlikte bebeğin aileye katılması, sorumluluk duygusu, bebeğe bakamayacağını düşünme, bebeği ihmal etme ile ilgili korkular, sosyal destek yoksunluğu ve bebeğin bakımı gibi faktörler de doğum sonrası depresyonu arttırabilir.
Hamilelik öncesi psikiyatrik bir rahatsızlık geçirme, zor ve riskli gebelikler, yoğun doğum korkuları, stresli bir yaşama sahip olma, genç yaşta anne olma, ilk kez doğum yapma, evlilik sorunları, ailede ruhsal hastalık öyküsü, yakın aile ve sosyal çevreden destek görememe gibi nedenler doğum sonrasında depresyon görülme riskini arttırır. Bebek doğduktan sonra annenin uykusuz kalması da durumu ağırlaştırır. Çünkü uykusuzluk, her birey için gerginlik getirir.
Doğum sonrası yaşanılan duygusal değişimlerin tedavisi mümkün
Doğum sonrası depresyon belirtileri; şiddetli hüzün ya da mutsuzluk, aşırı yorgunluk, bitkinlik ve enerji kaybı, bedensel rahatsızlıklar, sosyal aktivitelere karşı ilgisizlik, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, ağlama, uykusuzluk, iştahsızlık, depresif ruh hali, bebekle ilgilenmek istememe, intihar ve ölüm düşünceleridir. Annenin psikolojik, hormonal, sosyal ve duygusal özellikleri bu semptomların şiddetini belirler. Her anne şikayetleri aynı oranda yaşamaz. Doğum sonrası yaşanılan duygusal değişimlerin tedavisi mümkündür. Doğumdan sonra görülen lohusa sendromunda eş ve aile desteği oldukça önemlidir. Özellikle babanın anneye duygusal olarak yardımcı olması gerekir. Ailelerin de bebek bakımında anneye destek olması, anneyi annelik rolüne daha kolay hazırlar. Anne doğumdan sonra kendisine zaman ayırmalı, eşi ile baş başa zaman geçirmeli, sosyalleşmeli, düzenli olarak fiziksel aktivitelerde bulunmalıdır. Bu dönemde de anneler inişli çıkışlı duygular yaşarlar fakat bu duygular anneleri aşırı rahatsız etmez. Bunun için tedaviye gerek yoktur.
Depresyon 2 haftadan uzun sürüyorsa, profesyonel yardım gerekir
Doğum sonrası depresyon tedavisinde depresyonun başlama zamanı bilindiği için annenin eşi, ailesi ve sosyal çevresi anneyi bu dönemde iyi gözlemlemelidir. İki haftadan uzun süren belirtilerde profesyonel yardım alınmalıdır. Tedavi üç aşamada şekillenir. Birincisi psikiyatristin belirlediği ilaç tedavisi, ikincisi psikoterapi, üçüncüsü ise eş, aile ve sosyal destektir. Çoğu anne bebeklerini emzirirken ilaç kullanıp kullanmamak konusunda kaygılıdır. Psikiyatrist gözetiminde emziren çoğu anne antidepresan kullanmaktadır. Tedavi olmayan annelerin bebekleri ile arasındaki ilişkinin bozulması, bebeğin psikolojik gelişimi için önemlidir. Bebek ilk yıllarında doğru şekilde desteklenirse; bebeğin beyin gelişimi, kişiliği ve duygusal gelişimi için iyi bir zemin hazırlanmış olunur.
Eşin desteği şart
Her kadın için gebelikte, doğumda ve emzirme sürecinde duygusal ve fiziksel değişimlerin yaşanacağı unutulmamalıdır. Doğumdan bir yıl sonra anne, gebelik öncesi eski vücuduna kavuşabilir. Bu dönemde anne için eş desteği çok önemlidir. Yeni yapıya bireysel olarak değil karı-koca birlikteliği ile adapte olmak gerekir. Unutulmamalıdır ki iyi anne- baba olmak iyi karı-koca olmanın ön koşuludur.
Eşiniz ve aileniz ile iş bölümü yapın
Bebek bakımı ile ilgili aile desteği alın. Size nasıl yardımcı olabilecekleri hakkında açık konuşun, yardım almaktan çekinmeyin. Sizi üzen, gergin hissettiren kişilere karşı sınır koyun. Bebek uyuduğunda mutlaka dinlenin ya da uyuyun. Eşiniz ve aileniz ile iş bölümü yapın. Kendinize zaman ayırın. Egzersiz yapın, düzenli duş alın ve bol su için. Size uygun olan diyet ile kilo verin. Sosyalleşin, eşiniz ile baş başa vakit geçirin. Bebek ile ilgili konularda geri planda kalmayın. Unutmayın ne kadar çok vakit geçirirseniz birbirinize o kadar kolay adapte olursunuz. Hata yapmaktan korkmayın. Bazı günler zor geçebilir bu da bebeğin yeni hayatına uyum sürecinin bir parçasıdır. Siz ve eşiniz bebeğiniz için her zaman en doğru kararı verecek kişiler olacaksınız.
Bu dönemi daha kolay geçirmenizi sağlayacak gebelere ve babalara yönelik ebeveyn rolleri, hamilelik, doğum ve bebek bakımı ile ilgili eğitimlere katılabilir, bu dönemler ile ilgili kitaplardan faydalanabilirsiniz. Gebeliğin başlangıcından itibaren uzmanlardan düzenli olarak psikolojik destek alabilirsiniz.
Son Güncelleme Tarihi Aralık 29, 2023 Editör admin