Gastrointestinal kanserler (sindirim sistemi kanserleri), tüm kanserler içinde yüzde 20 oranında ölüm nedeni özelliği taşır. Kolon (kalın bağırsak) ve rektum (kalın bağırsağın makata yakın olan bölümü) kanserleri, kansere bağlı ölüm nedenleri arasında 3. sırada yer alıyor. Kolon ve rektum kanserlerinde en sık görülen belirtiler, dışkı alışkanlığında ve çapında değişiklik, kansızlık, aşikar veya gizli rektal kanama (kanın sade ya da dışkıyla karışık olarak gelmesi) ve istemsiz kilo kaybıdır. Kolorektal kanserlerde, ailede kanser öyküsünün bulunması önemli bir belirtidir. Bunun dışında bazı hastalıklar da kanser gelişimine yatkınlık gösterebildiğinden düzenli takip gerektirir. Ailevi kolon polip hastalığı (poliposiz koli), ülseratif kolit ve crohn hastalığı bunların en sık bilinenleridir. Koruyucu hekimlik diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi kolorektal kanserini önlemede ciddi önem taşır. Sağlam kişilerin korunması için 50 yaşını dolduran her bireye kolonoskopi yapılmalıdır. Eğer bir kişinin, birinci derecede kolon kanseri olan bir akrabası var ise, akrabasında ki hastalığın teşhiş konulma yaşından 5 yıl öncesi baz alınarak kişiye kolonoskopi yapılması uygun bir yaklaşım olacaktır. Beslenme de başlı başına önemli bir konudur.
Su içmeyi unutmayın
Serbest radikalleri hızla vücuttan uzaklaştırmasıyla bilinen su, aynı zamanda kanser önleyici etkiye de sahiptir. Bu maddeler böbreklerden idrarla, deriden terle, bağırsaklardan dışkı yoluyla atılır. Bu nedenle her gün günde 2 ile 2,5 litre su tüketilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Bol posalı beslenmeye özen gösterin
Kanserler üzerine yapılan araştırmalar, az posalı gıda tüketen toplumlarda kolon ve rektum kanserlerinin daha yaygın olarak görüldüğünü ortaya çıkarmıştır. Yüksek posalı besinler, daha hacimli atık maddesi oluşturarak kanser yapıcı maddelerin hızla dışkıyla atılmasını sağlar ve kanser riskini azaltır. Bu nedenle kolon kanserine karşı bol posalı besinler tüketmeye özen gösterilmelidir.
Kırmızı et tüketimini sınırlandırıp, işlenmiş et ürünlerinden uzak durun
Fazla kırmızı et tüketimi kolon kanseri riskini tetikliyor. Çünkü fazla kırmızı et tüketimi, kanserojen heterosiklik aminlerin ve nitrozaminlerin oluşumuna zemin hazırlayarak kansere yol açabiliyor. Bu nedenle haftalık kırmızı et tüketimi 500 gramdan az olacak şekilde sınırlandırılmalıdır.
Günümüzde ne yazık ki salam, sosis ve sucuk gibi işlenmiş et ürünleri kahvaltı sofralarından eksik edilmiyor. Fakat bu ürünlerin tüketimi, üretim esnasında kanserojen özellik taşıyan birtakım koruyucu ve katkı maddelerin katılması nedeniyle insan sağlığı için ciddi riskler taşıyor. Bu nedenle işlenmiş gıdalardan kesinlikle uzak durulması gerekiyor. Ayrıca mangalda yakılarak pişirilen etlerinde önemli bir kansorejen olduğu unutulmamalıdır.
Meyve ve sebze tüketmeyi ihmal etmeyin
Yüksek kalori içeren karbonhidratlarla beslenmenin yanı sıra yetersiz meyve sebze tüketimi de kanserojen özellikteki nitratın nitrite dönüşümüne yol açabilir. Bu dönüşüm ise kanseri tetikleyebilir. Çünkü antioksidan ve anti proliferatif özellikteki meyveler vücutta, bağırsak iç yüz tabakasının çoğalmasını ve bağırsakta polip oluşumunu engeller. Ayrıca safra asitlerini bağlamak ve bağırsak hareketini arttırarak bağırsaktaki zararlı maddeleri dışarı atmak gibi önemli katkılar sağlar. Bu sebeple en az bir porsiyon meyve tüketmeye dikkat edilmelidir.
Beslenmenize kalsiyum kaynaklarını ekleyin
Kalsiyum içeren besinler kolon kanserine karşı koruyucu etki ile bilinir. Çünkü kalsiyum, kolonda safra ve yağ asitlerini bağlar. Günlük kalsiyum ihtiyacını karşılayabilmek için yeteri kadar kalsiyum alınmalıdır.
Sigara ve alkolü hayatınıza almayın
Sigara ve alkol tüketimi kolon kanserini tetikleyen önemli nedenler arasında yer alıyor. Aktif kullanıcılar sigara ve alkolü acilen bırakmalı, henüz kullanmayan kişiler ise kesinlikle uzak durmalıdır.
D Vitamini yetersizliğine dikkat edin
Yapılan araştırmalarda, D vitamini eksikliği olan kişilerin diğerlerine oranla daha fazla kolon kanseri riski taşıdığını göstermiştir. Bu nedenle D vitamini düzeyinin gereken seviyede olmasına dikkat edilmelidir.
Fazla kilolardan arının
Aşırı kilolu yada obez teşhisi konan kişiler önemli oranda kolon kanseri riski taşıyorlar. Kolon kanserinden korunabilmek için ideal ağırlığa ulaşılmalı ve bu ağırlık korunmalıdır. İdeal ağırlığa sahip olabilmek için ise gereken beslenme alışkanlıkları günlük yaşama uyarlanmalıdır. Kilo problemi kişisel diyetlerle çözülemiyorsa bir uzman desteğine başvurulmalıdır.
Bu önlemlere rağmen kanseri düşündüren kansızlık, bağırsak alışkanlığında değişim, istemsiz kilo kaybı ve rektal kanama gibi belirtiler görülüyorsa mutlaka gastronteroloji uzmanı, iç hastalıkları uzmanı, genel cerrah veya aile hekimlerine başvurulmalıdır. İlgili uzman muayene ederek, gerekiyorsa kolonoskopi yapılmalı ve özellikle kanserin öncü belirtileri olan polipler varsa çıkarılmalıdır. Ayrıca yapılan tetkikler sonucunda kanser teşhis edildiyse hasta, cerrahi, medikal onkoloji ve radyasyon onkoloji uzmanlarınca tedavi edilmelidir.
Son Güncelleme Tarihi Aralık 29, 2023 Editör admin