Ozon Tedavisi ve Faydaları

Anasayfa / Haberler / Ozon Tedavisi ve Faydaları
Ozon Tedavisi ve Faydaları

Ozon gazı kullanılarak yapılan tedavilere ozon tedavisi denir. Günümüzde pek çok hastalığın tedavisinde destek olarak yararlanılan ozon tedavisi vücudun bağışıklık sistemini uyararak etki gösterir. Romatizmal hastalıklar, enfeksiyon hastalıkları, metabolik hastalıklar, cilt hastalıklarında tedavisinde ozon tedavisinin yeri büyüktür. Önemli bir tamamlayıcı tedavi olan ozon terapisinin yan etkilerinin ise yok denecek kadar az olması da bu yöntemin uygulanmasında önemli etkenlerden biridir.

Oksijenin kararsız bir formu olan ozon (O3), atmosferde bulunan renksiz ve kokulu bir gazdır. 3 atomlu Oksijen molekülünün bir araya gelmesiyle uygun cihazlar yardımıyla ozon gazı elde edilir.  Oksitleme özelliğinin yüksek olması sayesinde mikroorganizmaları ve toksinleri yok ederek günümüzde sterilizasyon ve filtreleme işlemlerinde kullanılan ozon gazından tamamlayıcı tedavi yöntemi olarak da faydalanılmaktadır.

Ozon tedavisi özellikle bağışıklık sistemini etkileyen hastalıkların tedavilerinde etkili olmaktadır. Hücre yenilenmesini hızlandırmak, kan şekerini düşürmek, oksijen azlığını gidermek gibi pek çok görev üstlenen ozon tedavisi farklı hastalıklar için kullanılabilmektedir.

Ozon tedavisinin uygulandığı hastalıklar şunlardır:

  • Kronik yorgunluk ve fibromiyalji ,
  • Osteoartritin ( kireçlenme) yarattığı eklem rahatsızlıkları ve ağrılarda
  • Nöropatik ağrı
  • Romatizmal hastalıklar( romatoid artrtit, ankilozan spondilit, Sle, v.b)
  • Diyabet, Hipertansiyon, Kolesterol yüksekliği gibi metabolik problemler
  • Kanser
  • Enfeksiyöz hastalıklar (sistemik lokal enfeksiyonlar, enfekte cilt yaraları)
  • Astım, kronik bronşit, KOAH gibi hastalıklar
  • Cilt problemleri
  • Allerjik hastalıklar
  • Ülseratif kolit, Chron hastalığı
  • Sağlıklı bireylerde antioksidan amaçlı iyilik halinin devamı amacıyla ozon tedavisi kullanılmaktadır.

Ozon tedavisi vücudumuzda birçok iyicil mekanizmalarla fayda göstererek hastalıkların tedavisinde tamamlayıcı olarak kullanılmaktadır. Hücre ve dokulardaki oksijen seviyesini artırmaya dayanan bu tedavi yöntemi bağışık sistemini güçlendirmesi ve kan dolaşımını hızlandırır. Bağışıklığın güçlenmesi özellikle enfeksiyon hastalıklarına karşı koruma sağlamaktadır. Aynı zamanda tansiyonu ve hormonları dengelemekte, kas ve eklem ağrılarını azaltmakta, beyin fonksiyonlarının daha iyi çalışmasını sağlamaktadır.

Ozon tedavisinin sıklığı ve dozu; hastalığın seyri, hastanın yaşı ve durumu gibi farklı parametreler göz önünde bulundurularak belirlenmektedir.

Günümüzde kabul gören ve farklı tekniklerle uygulanan iki farklı ozon tedavi yöntemi bulunmaktadır:

Sistemik uygulamalardan biri olan majör yöntem günümüzde en sık tercih edilen ozon tedavi yöntemlerinden biridir. Hastalardan 50 cc-200 cc arasında kan alınarak ortalama 10 dakika boyunca ozon ve oksijen karışımıyla birleştirilmekte ve bu yeni karışım hastaya damar yolu ile geri verilmektedir. Majör yöntemde uygulama dozu ve seans sayısına karar verirken hastalığın ne olduğu ve hastanın yaşı gibi faktörlere dikkat edilmektedir.

Rektal ve vajinal insüflasyon ise majör yöntemin alternatifi olarak uygulanmaktadır. Diyabet ya da kanser gibi damar yolunun açılamadığı hastalarda uygun dozda ozon ve oksijen karışımı anüs ya da vajinadan verilmektedir. Bu yöntemin avantajları arasında karaciğer ve bağırsaklarla ilgili hastalıklarda doğrudan etki etmesi de bulunmaktadır.

Lokal uygulamalar hastalığa göre uygun dozda hazırlanan ozon ve oksijen karışımının damar yerine eklemler, kas, tendon, cilt üzerine ya da vücut boşluklarına uygulanmasına dayanmaktadır.

En sık tercih edilen lokal uygulamaların başında aşılama olarak da bilinen minör yöntem gelmektedir. Hastalardan 2 cc-5 cc arasında kan alınarak ozon ve oksijen karışımıyla birleştirilmekte ve bu yeni karışım kas dokusuna uygulamaktadır. Allerji, egzema, akne tedavilerinde oldukça etkin olan minör uygulama grip aşısı yerine de kullanılabilmektedir.

Lokal uygulamalardan biri olan torbalama ise enfekte ve kapanmayan yaralar ve ülser tedavisinde kullanılmaktadır. Lezyonun bulunduğu deri özel bir torba ile çevrelenmekte ve bu bölgeye ozon gazı uygulanmaktadır. Topikal yöntemde ise ozon ve oksijen karışımı ya da ozonlu su veya yağ doğrudan deri üzerine uygulanmaktadır.

Hastalığın türüne bağlı olarak dozu ayarlanan ozonun sürekli bir etkisi yoktur. Çoğu hastada haftada 2 defa ve toplamda 10-12 seans uygulanan ozon tedavisi bu sürenin sonunda etkisini gösterse de doktorun tavsiyesiyle belirli dönemlerde tek seans şeklinde tekrar uygulanmaktadır.

Seans sayısı hastalığın türüne ve hastaların durumuna göre belirlenmektedir. Bu anlamda hastaların yaşı ve kilosu, kullandığı ilaçlar; hastalığın ise süresi ve evresi göz önünde bulundurulmaktadır. Bununla birlikte tedavi ortalama 10-12 seansta bitmektedir. Bazı hastalıklarda ise seanslar uzayabilmektedir

Her tıbbi müdahalenin bir yan etkisi vardır. Her uygulamanın örneğin kan almanın bile iğne batırırken ağrı veya kanama gibi yan etkileri vardır. Tüm dünyada yaygın olarak uzun süreden beri uygulanan doğal tedavi metodu olan Ozon tedavisinin bahsedilen yan etkileri çok azdır.

Yan Etkiler: Ozonun kendisinden kaynaklanan belirgin bir yan etki yoktur. Nadiren geçici ve kısa süreli uygulama sonrası tansiyon düşüklüğü olabilmektedir. Yanlış uygulama tekniği ve hatalı doz seçimine bağlı nadiren olumsuzluklar görülebilir.

Glikoz 6 fosfat dehidrogenaz enzim eksikliği ya da favizmde; lösemi ve hemofili gibi hastalıklarda; ozon alerjisi bulunanlarda; yeni kalp krizi geçirenlerde; hamilelerde; kontrol edilemeyen hipertiroidide; kardiyovasküler hastalıklarda ozon tedavisi uygulanmamaktadır. Bu hastaların dışında uygun olan hastalara doktor kontrolünde ozon terapisi uygundur.

 

Son Güncelleme Tarihi Aralık 29, 2023 Editör admin